İncegazeteye abone olun, sektörel gelişmeleri kaçırmayın.
Gazete Abonelik Formu
Yusuf Aydın kimdir? Sizden dinleyebilir miyiz?
1956 yılı Manavgat doğumluyum. İlk, ortaokul ve lise öğrenimimi Manavgat’ta tamamladıktan sonra 1980 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. 1988 yılında da radyoloji uzmanı olarak İzmir Devlet Hastanesi’nde ve özel muayenehanede çalıştım. Aynı dönemlerde yine Manavgat’ta hastane işletmeciliğini sürdürdüm. Şimdi de 2020 yılı içerisinde yeniden inşa ettiğimiz Özel Akdeniz Hastanesi’nde Başhekimlik ve Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmaktayım. Bilge (Çocuk Hastalıkları Uzmanı) ve Osman (Avukat) adında iki çocuğum, Mehmet Efe ve Bilge Su adında da iki torunum var.
Güvenli ve emin bir şekilde ilerleyebilmek için ekibiniz ve ekipmanlarınızda dikkat ettikleriniz nelerdir?
En başından beri özel sektörde yer aldığım ve bu alanda deneyimim yüksek olduğu için özel hastane işletmek bana hep yakın gelmiştir. Arkadaşlarımla birlikte Özel Bilgi Hastanesi’nin ve sonrasında da Özel Akdeniz Hastanesi’nin kuruluşunda bulundum. Özel hastane yöneticisi olmak hem beraber çalıştığımız mesai arkadaşlarımız için orkestra şefi olma görevi, hem de hastalarımıza güvenilir, yüksek standartlı sağlık hizmetini sunmaktır benim için. Sağlık hizmeti sunumunda en deneyimli ekiple çalışmak her zaman ilk prensibimiz olmuştur. Tabii ki güvenilir ve yüksek standartlı olabilmek için de ekibi modern cihazlarla donatmamız gerekiyor. Tıbbi cihazlarda dünyada en iyisi neyse bizde de o kullanılmaktadır. Yoğun bakım ünitelerimizde, ameliyathanelerimizde, görüntüleme ünitelerimizde en iyi markaların son modelleri tercih edilmiştir.
Hastaneniz Türkiye'nin en turistik bölgelerinden biri olan Antalya'da yer alıyor. Turist hastalarınızdan ülkemizdeki süreçler ve yöntemleri hakkında nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Özel Akdeniz Hastanemiz Manavgat gibi oldukça turistik bir ilçede yer alıyor. Yıllardır Manavgat ve Side bölgesindeki turistik işletmelerde, konaklayan misafirlerin sağlık sorunlarıyla ilgilendik. Bu konuda önemli bir hizmet gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum. Hastanemiz Avrupa’da 50 sigorta şirketi ile anlaşması olan oldukça kapsamlı bir kurum. Tatilde hastalanan turistlerimizi, misafirlerimizi sağlıklı, güvenli bir şekilde evlerine ulaştırmak bizler için çok önemli. Onların sağlığına kavuşması bizlerin aldığı en olumlu geri dönüşlerden sadece biri.
Radyoloji çoğu hastalığın tanısında çok büyük rol oynamaktadır. Günümüzde pandemi döneminde, Covid-19 tanısındaki önemi nedir?
Klasik röntgen uygulamalarından sonra ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, MR görüntülemede çok hızlı gelişmelere neden oldu. Covid-19 pandemi süresinde PCR yanında tanı için toraks tomografi bulguları önemli yer tutmaktadır. Hatta bazen sadece tomografi bulguları ile Covid tanısı koyduğumuz hastalarımız da olmuştur. MR, tomografi ve ultrasonografi günümüz tıbbında vazgeçilmez modaliteler olmuştur. Her geçen gün de kullanım alanları genişlemektedir.
Doktorluk hepimizin de bildiği gibi ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgiye şahit olan, fedakârlık gerektiren bir meslek. Belki de birçok doktorun sanata ilgi duymasının nedeni bu. Bize kısaca sizin sanatla olan bağlılığınızı anlatabilir misiniz?
Tıbbiyeden her tür insan çıkar, ara sıra da doktor çıkar derler. Ben doktorluğu çok severek yapmamla birlikte merakım olan fotoğrafçılığı da ihmal etmemeye çalışıyorum. Uzun zamandır olan fotoğraf merakımı 2018 yılında Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Bölümü’nü bitirerek daha da ileri seviyeye taşıdım. Yine 2018 yılında BİR MEVSİM, İKİ GÜN, İKİ ŞEHİR isimli sonbahar temalı fotoğraf sergimi dahi açtım. Doktorluk sizin de dediğiniz gibi oldukça fedakârlık gerektiren bir meslek. Hayat kurtarmak çok büyüleyici ama her zaman her şey olumlu olarak ilerlemiyor ne yazık ki. Bu sebeple stresi de beraberinde getiriyor elbette. Meslektaşlarımın da sanata yönelmelerinde bu durumun etkisi olduğunu düşünüyorum. İnsan hayatındaki uç noktalarda yaşanan duygulara şahit olduğumuz için yaratıcılığımızı tetikliyor belki de…
Fotoğraf Çekmek Yaşama Değer Katar...
Bir çiçeğin detaylı dokusu ve renkleri; eriğin, şeftalinin önce yaprakları sonra çiçekleri mi yoksa önce çiçekleri sonra yapraklarımı açar baharda bunu öğrenmek ve belgelemek, bölgemizde muşmula olarak bilinen Malta eriğinin ne zaman çiçeklendiğini bilmek, muz meyvesinin muhteşem çiçeğinin olduğunu fark etmek ve bunları mevsiminde fotoğraflamak, manzaranın eşsiz ahengi ile renk uyumunu hissetmek, yaşanmışlığın görsel özeti olan portre fotoğrafı çekmek ve onda yılların izlerini aramak bulmak. Arkeolojinin ortaya çıkardığı tarihi eserler ile coğrafyamızda tarihin bizimle başlamış olmadığını ve tarihte aslında ne kadar küçük yer kapladığımızı anlamak, Perge’nin dönemin heykel okullarına ev sahipliği yaptığını öğrenmek mekanları ve kalan heykelleri fotoğraflamak, Sagalasos antik kentinin depremle yok olup yüzyıllar sonra bulunması ile nispeten yağmalanmamış olduğunu öğrenmek ve bir bekçinin anlattığı hikayeden kazı sırasında çıkan balık kılçıklarının DNA incelemesi ile balıkların ticaret yolu ile veya kuşların yiyeceği olarak Nil vadisinden Sagalasos’a gelmiş olabileceğini öğrenmek. 2000 yıl öncesinin çeşmesinde bugün de suyun aktığını görüp su içmek, Side tiyatrosunun oturma sıralarının ayaklarındaki aslan figürlerini fark etmek ve fotoğraflamak, ışığı hissetmek, mevsimlik, günlük ışık değişkenliklerini bilmek, hissetmek, görmek… Side’de gün batımında ufkun, bulutların ve sonrasında denizin kızıllığını görmek, günbatımı sonrası gökyüzünün karanlık değil kısa bir sürede parlement mavisi olduğunu görmek, fotoğraflamak benim fotoğraf çekme dürtülerimden bazılarıdır. Fotoğraf gezileri bile sadece fotoğraf çekmek için bir neden olabilir. H.C BRESSO’nun dediği gibi ;“Fotoğrafta aklımı, gözümü, yüreğimi bir hizaya getirmeye çalışıyorum. Bunu yaparken gözümün gördüğünü aklımla yorumlayıp, analiz edip, yüreğimle hissediyorum.”
Meşhur fotoğrafçı HENRİ CARTİER BRESSON’nun bir sözü vardır. “Benim yaklaşımımda fotoğraf makinesi; bir not defteri, “an”ı saptamada bir sezgi aracıdır. “An”ı yakalamadaki ustalık, bence vizörden görülen görüntüleri çok kısa bir zamanda görsel bir biçimde düzenleyebilme ve anlık kararlar alabilme yeteneğidir. Bu eylem; akıl disiplinini, duyarlılığı, yerleşik geometri anlayışını, her şeyden önce bir konsantrasyonu gerektirir. Kişi, bu yöntemle çok sade bir anlatım biçimine ulaşabilir.“ Hekimler bu konsantrasyonu mesleklerinde her zaman yapabildikleri için fotoğrafçılıkta da başarılı olmaktadırlar.
Sağlıcakla kalın.