İncegazeteye abone olun, sektörel gelişmeleri kaçırmayın.
Gazete Abonelik Formu
Antalya ve Dalaman Havalimanları’na 4 saat mesafedeki Akdeniz’in minik mücevheri Kaş, kaliteli hizmeti ve makul fiyatları ile tatilcilerin uzun süredir gözde mekânı. Masmavi denizi ile yeşile sırtını dayayan Kaş, civarındaki irili ufaklı pek çok koyuyla hem sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin hem de yürüyüş, kamp, tüplü dalış ve yamaç paraşütü gibi aktiviteleri seven maceracı turistlerin ilgisini çekiyor. Bu nedenle Antalya’nın bu küçük ve sevimli ilçesinin kış aylarında 50.000 civarındaki nüfusu, yazın iki katına kadar çıkabiliyor. Gelen turistler ilçe merkezinde kaliteli ve mütevazı otellerin yanı sıra, eşsiz manzaralı Çukurbağ Yarımadası’ndaki veya Küçük Çakıl Plajı civarındaki butik otellerde konaklayabiliyorlar.
Kaş’ı keşfetmeye Arnavut kaldırımlı dar sokaklarında yürüyerek ve begonviller ile süslü Uzun Çarşı’dan geçerek başlamak gerekir. Uzun Çarşı’nın sonundaki çınar
ağacının altında “Kral Anıtı” olarak adlandırılan, Likyalılar döneminden kalma oldukça iyi korunmuş bir lahit bulunur. Likya, Helen ve Roma dönemlerinin izine rastlanan Kaş’taki antik kent Antiphellos’ta bulunan 26 basamaklı açık hava tiyatrosu Helenistik döneme ait denize bakan yamaçta kurulmuş önemli bir tarihi kalıntıdır.
Denizden ve karadan ulaşılabilen Kaleköy’de üzerindeki Simena Kalesi ile 1. derecede tarihi ve doğal SİT alanı olarak göze çarpar. Kalenin surları ve mazgallarında Likya, Roma ve Selçuklular dönemlerine ait izler karşınıza çıkar.
Fethiye’den Antalya’ya kadar uzanan Likya Yolu’nun bir kısmı da Kaş’tan geçer. Tamamı 535 km olan yolun Kaş’tan geçen bölümünde Büyük Çakıl, Küçük Çakıl plajları ile Limanağzı bulunur. Doğal güzellikleri ile öne çıkan bu yol, yürüyüş yapmayı sevenler tarafından tercih edilir.
Kaş’a 1 saat mesafedeki, suyun kalkerli araziye biçim vermesi ile oluşan Saklıkent Kanyonu ve Kaputaş da Kaş civarındaki gezi rotaları arasında yer alır. 8 kilometrelik Kanyon’un 6 kilometresi yürüyüş yapmak için özellikle sıcak yaz günlerindeki serinliği ile çok uygundur. 187 basamak ile inilen Kaputaş plajı, Kaputaş Kanyonu’nun çıkışındadır. Kum ve çakıldan oluşan plajın kıyısındaki deniz mavi tonu ile dikkat çeker. Dünyadaki denizler arasında ender bulunan bu mavi tonunun nedeni ise deniz yüzeyinden 1-1,5 metre kadar aşağıda bulunan bir katmandır. Kaş’taki diğer plajların da mavinin farklı tonlarını barındırdığı söylenebilir.
Tekne turları ile etraftaki koylar ziyarete açıktır. Kekova Adası’nda depremler yüzünden sular altında kalan batık şehir, eski kilise kalıntısı ile dikkat çeker. Burada dalmak yasaktır, ancak tekne ile yakınından geçilebilir. Yağlıca Koyu ve Tersane Koyu’na da yine tekne ile ulaşılır. İnönü Koyu ise şnorkel ile dalış için iyi bir seçim
olarak öne çıkar.
Kaş’a 25 kilometre mesafedeki Kalkan beldesi de bir koy kenarına kurulmuştur. Dokusu korunan bu beldede bir yat limanı bulunur. Buraya 2 kilometre uzaklıktaki “Güvercinlik Deniz Mağarası”na tekne ile ulaşılır.
Son olarak; koyları ve sakin plajları ile Kaş’ta zaman geçirilebileceği gibi tekne ile yarım saat uzaklıktaki Meis Adası’na günübirlik gidebilmek mümkündür.
Etkileyici bir su altı hazinesine ve ekolojik yaşama sahip olan Kaş dalış turizmi açısından da önemli bir yerdir. Adım başı bir dalış okuluna rastlayabildiğiniz bu ilçede 20 civarında dalış noktası bulunur. Ayrıca burası ilk kez dalış deneyimi yaşamak isteyenler için de güvenilir ve güzel olanaklar sunar. Önemli dalış noktaları arasında Flying Fish, Kanyon, Oasis ve Likya batığı yer alır. Zaman zaman size caretta caretta’ların eşlik ettiği Kaş’ta mutlaka bir dalış yapın!
İribaş deniz kaplumbağası olarak da tanınan Caretta caretta, Akdeniz’de yuvalamaktadır. Boyları 100 cm, ağırlıkları genelde 50-150 kg’dır. Dişi kaplumbağa, yumurta bırakmak için kumsala çıkar ve bir üreme mevsiminde yuvaya yüzlerce yumurta bırakabilir.
Yumurtlama döneminde insanların kaplumbağaları rahatsız etmesi, yuvalama alanlarına zarar vermesi ve denizlerle kıyılardaki kirlilik problemi yüzünden bu kaplumbağaların sayıları hızla azalmaktadır. Balıkçı ağlarına zarar verdiği için de öldürülmektedir. Bilinen en eski deniz kaplumbağası fosilinin 150 milyon yıl öncesine ait olduğunu düşünürsek bu canlıların dünyamız için önemini anlayabiliriz.
Adını kıskaçlarındaki mavi renkten alan bu yengeç türünün göğüs ve kıskaç eti, lezzeti ve içerdiği protein miktarı nedeniyle tatilciler tarafından sıkça tüketiliyor. Türünün devamlılığı için dişilerinin avlanmadığı mavi yengeci haşlayarak veya soslu pişirerek yiyebilirsiniz.
Tuzlu suda yıkanıp temizlenen yengeçler kabukları ters gelecek şekilde tencereye dizilir. Sarmısak, zeytinyağı ve limon suyu eklenerek kısık ateşte 15 dakika pişirilir. Mavi bacak renginin pembeye dönüşmesi gerekir. Gerekli görülürse üzerine su ilave edilir. Haşlanmış yengeç eti ayıklandıktan sonra üzerine ince kıyılmış maydanoz ve isteğe göre kornişon turşusu eklenir.