İncegazeteye abone olun, sektörel gelişmeleri kaçırmayın.
Gazete Abonelik FormuRadyolojik tetkikler hayatımızda o kadar yaygınlaştı ki, artık her birimiz az veya çok bilgi sahibi olmuş durumdayız. Hastalıkların teşhis ve tedavisinde aktif rol oynayan görüntüleme sistemleri ile birlikte radyoloji anabilim dalı da her geçen gün büyümeye devam ediyor. Bu sayımızda Marmara Üniversitesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Filiz Namdar Pekiner ile sohbet ettik. Oral ve maksillofasiyal dokunun incelenmesi, radyolojik ve patolojik bulguların tedaviye dönüşmesinde ultrasonografi kullanımının önemi, Türkiye’deki gelişimini ve ilk uygulama merkezleri hakkındaki sorularımızın cevaplarını aşağıda bulabilirsiniz.
“Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalı” kapsamı hakkında bilgi verirmisiniz?
Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalı, oral ve maksillofasiyal doku ve organların sistematik olarak incelendiği, bu yapılara ait tüm fizyolojik ve patolojik değişikliklerin klinik, radyografik ve gerektiğinde histopatolojik veya biokimyasal bulgularla beraber yorumlandığı, bu bölgede görülen değişikliklerin olası bir sistemik hastalık tablosunun lokal veya öncü bir belirtisinin olup olmadığının araştırıldığı ve yapılacak tedavilerin planlandığı akademik birbirimdir. Hastanın uygun ve yeterli şekilde tedavi edilebilmesi için doğru teşhis şarttır. Anabilim Dalımızda verilen eğitimin ilkamacı, teşhis için doğru soruları sormayı ve bu bilgileri doğru şekilde yorumlamayı, baş-boyun bölgesinin muayene yöntemlerini ve elde edilen bulguların değerlendirilmesini öğretmektir. Diş ve dişeti hastalıkları dışında, çevre dokular temporamandibular eklem, tükürük bezleri, yanak, dudak, ağız tabanı, dil ve damağı etkileyen hastalıkların teşhiside branşımızın ilgi alanına girmektedir.
Ülkemizde ilk olarak 1973 yılında Hacettepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nde Sayın Prof. Dr. Erdoğan Turgut tarafından birbirinden bağımsız olarak kurulan Oral Diagnoz ve Radyoloji Bölümleri, 1982 yılında YÖK uygulamalarını takiben birleştirilerek Cerrahi Anabilim Dalı’na bağlı BilimDalı olarak kurulmuş, daha sonra da tüm üniversitelerde Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı’na bağlanmış ve 08.06.1995 tarihli YÖK Kararı ile tekrar bağımsız hale geçip Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalı haline gelmiştir. Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nde 24.06.1997’de Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalı olmuştur. Ancak Dişhekimliği Fakültelerinin akademik yapısının incelendiği 10.06.2010 tarihli Yükseköğretim Genel Kurul toplatısında 2547 sayılı Kanun’un 2880 sayılı kanun’la değişik maddesi ile 2809 sayılı Kanun’un 3. maddesi uyarınca Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalı’nın adı kapsamı aynı kalmak koşulu ile Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı olarak değiştirilmiştir.
Ultrasonografi cihazına Oral Diagnoz ve Radyoloji Anabilim Dalı yada yeni adı ile Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı’nda neden ihtiyaç duyuldu?
Günümüzde ilerleyen teknoloji ile birlikte anabilim dalımızın Radyoloji Kliniğinde tanı ve planlama açısından değerlendirdiğimiz bölgedeki mevcut sert dokuları Dental Volumetrik Tomografi, panoramik ve sefalometrik radyografiler ile rahatlıkla değerlendirebilmekteyiz. Ancak bu görüntüleme teknikleri ile mevcut yumuşak dokuların değerlendirilmesi yapılamamaktadır. Oysa bu alan içinde yer alan lenf bezleri, oral mukoza gibi yumuşak dokular ultrasonografi ile değerlendirildiğinde çok önemli veriler elde edebilmekteyiz. Kısaca Anabilim Dalımızda hem sert dokuları hem de yumuşak dokuları birarada değerlendirme gibi bir avantaja sahibiz. Bu da bize malign ya da bening lezyonların tanısını koyarak tedavi planlaması yapmamızda kolaylık sağlamaktadır.
Hangi vakalarda ultrasonografi sistemini kullanıyorsunuz?
Dişhekimliğinde ultrasonografi dahaçok diagnostik amaçla kullanılmaktadır. Dişhekimliğinde lenf nodlarına ait patolojilerin belirlenmesi, tükürük bezlerinin görüntülenmesi, orofasiyalkasların (masseter, temporal) kalınlığının saptanması, orofasiyal bölgedeki yumuşak dokularda bulunan yabancı cisimlerin saptanması, TME kompleksinin görülmesi, dile ait lezyonları erken dönemin celenmesi, Sjögren sendromu ve benzeri patolojilere ait lezyonların saptanması, gingival morfoloji ve kök yüzeylerinin incelenmesi gibi endikasyonları bulunmaktadır. Başta tiroid bezi olmak üzere boyun bölgesindeki tükürük bezleri gibi parankimatöz organlar ile lenf nodüllerine ait patolojilerin değerlendirilmesinde önemli bir yöntem olan ultrasonografi baş-boyun bölgesinde ortaya çıkan solid ya dakistik yapıdaki kitlelerin belirlenmesinde ve ayırt edilmesinde değer taşımaktadır.
Türkiye’de ilk uygulama merkezi Marmara Üniversitesi midir?
Evet Türkiye’de Marmara Üniversitesi olarak bizim Anabilim Dalımız ile birlikte Atatürk Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı’da ilk uygulama merkezidir. Daha Sonra Ege Üniversitesi Dişhekimliği’de aynı cihazı kullanmaya başladı.
Diğer görüntüleme cihazlarına göre ultrasonografi cihazının kullanılmasındaki faydalar nelerdir?
Dikkatli bir kinik muayene ile birlikte US noninvaziv, ağrısız ve noniyonizanbir görüntüleme metodu olması nedeni ile diğer görüntüleme tekniklerine göre avantajlıdır. Ayrıca klinisyen tarafından kolaylıkla uygulanabilir. Ayrıca US ile biyopsi, skleroterapi ve terapötikenjeksiyon kolaylıkla yapılabilmektedir.
Yurtdışındaki uygulamalardan bahsedermisiniz? Türkiye bu konuda çok geride mi?
Yurtdışında özellikle İngiltere bu uygulamalarda oldukça başarılı ve aktif olarak eğitim kursları da düzenliyorlar. Avrupa Dentomaksillofasiyal Radyoloji Derneği’nin (EADMFR)’nin İngiltere’deki temsilcileri bu konuda oldukça ileri düzeydeler. Aynı ekip ile Romanya’da 2014 yılında düzenlenen kongrede (14th Congress of the European Academy of Dento-Maxillofacial Radiology, Cluj-Napoca, Romania, 25 - 28 Haziran 2014) teorik ve pratik uygulamalı bir kurs düzenledi. Ben ve benim gibi farklı ülkelerden gelen meslekdaşlarım bu kursa katılarak bu konudaki bilgimizi geliştirme fırsatına sahip olduk. Ayrıca bu yıl İzmir’de gerçekleştirilen (Oral Diagnosisand Maxillofacial Radiology Society VI. National Symposium and I. International Congress, İzmir, 17 - 19 Nisan 2015) kongrede de benzer bir kurs düzenlendi. Ülkemizde de bu konudaki eğitim giderek artmaktadır.
İleri zamanlarda ultrasonografi cihazlarının Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalın’da kullanımı yaygınlaşır mı?
İlerleyen tarihlerde bu uygulama ile değerlendirmenin konvansiyonel cihazları gibi giderek yaygınlaşacağını tahminediyorum. Hem hasta hem de hekim açısından bu güvenli görüntüleme cihazının kullanımı oldukça etkili olacaktır.
Doç. Dr. Filiz Namdar Pekiner